15 Oca 2023


Allâh'ım! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Âline salât eyle. 
O salât ki, (onun vesilesi ile) 
bizi her türlü korku ve âfetlerden kurtar.

Bütün ihtiyaçlarımızı gider.

Cümle günahlardan arındır.

Katındaki derecelerin en yücesine yükselt.

Hayatta iken ve öldükten sonra tüm hayırlı neticelere, en zirve gayelere ulaştır.

Ey merhametlilerin en merhametlisi, rahmetinle. (dualarımızı kabul buyur)

Muhakkak ki, Sen her şeye kadirsin. Allah, bize yeter. O ne güzel vekil, 

ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır. 

Ey Rabbimiz! Bizi bağışla. Dönüş ancak sanadır.

8 Haz 2022


 Hükümet doların yükselişini, TL' nin dolayısıyla varlıklarımızın erimesini sadece seyrediyor.

Akaryakıt fiyatları aldı başını gidiyor, ilgilenen yok!

Akaryakıta gelen her kuruş zammın enflasyonu tetiklediği kimsenin umurunda değil.

Bu akaryakıt fiyatlarıyla çiftçinin ekim dikim yapamaz hale gelmesini, bu sebeple gıda üretiminde darlık yaşanacağını hesaba katan hiç mi hiç yok!

Yaz aylarında sebze fiyatlarındaki bolluğun pazar fiyatlarında üç beş kuruş indirime sebep olmasını fırsata çeviren Maliye bakanlığı enflasyonun düşme eğiliminde olduğunu büyük bir marifetmiş gibi sunmakla meşgul!

Keyifleri yerinde olan bir grup şakşakçı el birliği içinde iyi olanı da kötü olanı da alkışlayıp her şey tıkırında, Türkiye uçuşa geçti havası estirme gayretinde.

Beyler kusura bakmayın yemezler!  

Siz servetlerine servet katan üç beş kişi uçuşa geçmiş olabilirsiniz ama gariban halk olarak bizler yere çakılıyoruz!

Ülke kaybediyor, elimizde avucumuzda ne varsa eridi gitti.

Bilesiniz ki, bu gidişat gidişat değil!

Çok acil olarak çare üretilemezse sonumuz hayra gitmiyor vesselam.



3 Haz 2022


 Pandemi döneminde çok başarılı bir sınav veren Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki Ak parti hükümeti 2021 yıl sonuna doğru faiz, kur ve enflasyon tusunamisi karşısında bir dizi önlemler almaya çalıştı. Özellikle döviz tusunamisine çare olması düşüncesiyle kur korumalı mevduat hesabı yöntemi ile başlangıçta bir miktar başarıya ulaşmış gibi bir görünüm sergilese de bu durumun pek fazla işe yaramadığı doların tekrar atağa geçmesiyle anlaşılmış oldu. Enflasyon ile mücadele ise tam bir fiyasko! Enflasyon ak parti hükümetinin iş başına gelmeden önceki yıllar seviyesine ulaştı.

Parlementer sistemde duruma hızlı müdahele edilemiyor gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmişti ama maalesef bu sistem de pek işe yaramış gibi görünmüyor. Üzülerek müşahede ediyoruz ki hantal yapı Cumhurbaşkanlığı sisteminde de devam ediyor.

Döviz kuru ve enflasyon aldı başını gidiyor. Dolar kur korumalı mevduat hesabı öncesi fiyatlara ulaştı. Market zincirleri zamlı etiket uygulama hususunda biribirileriyle yarış halinde. Çarşı, pazar her yer açık artırmayla satış yaparcasına yarış halinde. Garibanın mutfağı yangın yerine dönmüş durumda. Bir mutfak tüpü asgari ücretin sekizde biri fiyata satılıyor. Türkiyede inekler dolarla süt verir olmuş. Süt dolar kuru ile, peynir altın kuru ile yarış halinde.

Kiralar lüks otellerin kral daireleri seviyesinde. Değil orta gelirliler, üst seviye gelirliler için bile bir yuva sahibi olmak hayal oldu. 

Hükümet mi ne yapıyor?

Olup biteni uzaktan uzağa seyredip her şey olup bittikten sonra "yapanın yaptığını yanına koymayacağım" naraları atmaktan başka bir şey yapabilme becerisini dahi gösteremeyecek acizlikte yorgun ve bitkin.

Muhalefet ise sanki hükümetle gizli bir pazarlık içinde.

Vatandaşın hali perişan derhal bu işe bir çözüm bulunmalı diye tüm olup bitenleri kamuoyuna haykırmak yerine Kavala neden ceza almış, Demirtaş hapisten çıkmalıymış, Erdoğan kaçacakmış gibi saçma sapan işlerle uğraşakta.

Beyler bu gidişat gidişat değil! 

Vakit olanları seyretme vakti değil!

Ne yapıp yapıp bir çözüm üretilmek zorunda!

Servet sahipleri servetlerine servet eklerken geçim derdinde olan halk eziliyor.

Birilerinin gizli eli cebimizde. Her saat, her dakika cebimizden bir şeyler çalınıyor.

Milli gelir seviyesi yerlerde yüzüstü sürünmekte. Ülke kaynakları eriyip yok olmakta.

Tamam elbetteki işiniz kolay değil ama siz bu işe talip olurken kolay olmadığını bilerek talip oldunuz ve en kısa zamanda, mümkünse hemen çare üretmek zorundasınız. 

Bu iş sizin sorumluluğunuzda, bu görev sizin göreviniz.

Bu ülkeye, bu ülke vatandaşına daha fazla kaybettirmeye hiç kimsenin hakkı yok vesselam.







3 Eki 2021


Ezan okunurken Ezana saygı duyup, bitinceye kadar dinlemeli, bir iş ile uğraşılıyorsa o meşguliyet bırakılmalıdır. 

Peygamber Efendimiz (s.av) "Ezanı işittiğinizde, siz de müezzinin söylediklerini tekrar ediniz" buyurmuştur.

Eşhedü en lâ ilâhe illâllah"  işitilince, 

"Ve ene eşhedü en lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ şerîke leh, ve enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh. Radıytü billâhi Rabben ve  bi`l-İslâmi dînen ve bi-Muhammedin Resûlen nebiyya" denilmelidir.

'Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah' işitilince

1.de "Sallallahu Aleyke ya Resûlâllah", 

2.de ise "Karret aynî bike (gözüm seninle aydınlandı) yâ Resûlâllah" denir. İşaret parmaklarının uçları veya başparmakların tırnakları hafifçe öpülerek gözlere sürülmesi müstehapdır.

kamette böyle yapılmaz.

 "Hayye ale`s-Salâh ve Hayye ale`l-Felâh" işitilince

"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi`l-aliyyi`l-azîm" denilir.

"Es-Salâtü hayrün mine`n-nevm" işitilince

"Sadakte ve berirte ve bi`l-hakkı natakte" (doğru ve hakkı söyledin, gerçeği ifade ettin)denilir.

Ezan bitince, Ezan duası yapılır.

“Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak olan namazın rabbi Allahım! Muhammed’e vesileyi ve fazîleti ver. Onu, kendisine vaadettiğin makâm-ı mahmûda ulaştır, Muhakkak ki sen vaadinden dönmezsin”

Hadîs-i Şerîfte, ezan ile ikamet arasında yapılan duâların red olunmayacağı beyan buyrulmuştur.

13 Şub 2019


                       

Esmaî isminde bir kişi anlatıyor: Hz. Ali radıyallahü anh’ın torunlarından ilim erbabı, saçları ortadan iki tarafa ayrılarak taranmış, güzel bir genç gördüm. Kâbe’nin perdesine yapışmış ağlayarak şöyle diyordu: “Ey benim Efendim, Sultanım! Bütün gözler uykuda, yıldızlar battı. Sen dirisin, uyanıksın, bütün mahlûkatı gözeterek, onların işleriyle ilgilenmektesin. Dünya padişahları kapılarını kapattı, şimdi onların kapılarını bekleyen bekçiler var. Sen’in kapın ise muhtaçlara açık. İşte ben, miskin dilenci kapına dilenmeye geldim. Rahmetine ümit bağlıyorum. Ben miskine rahmet kıl, günahlarımı bağışla. Sınırsız ve nihayetsiz keremin ile cennet içinde bana yer ver. İlâhî! Benim ümidim Sen’sin. Günahlarımı bağışla. Hacetimi reva kıl. İlâhî! Azığım çok az, yolum ise çok uzun. Azığımın azlığına mı ağlayayım, yolumun uzaklığına mı yanayım? Amellerim çok çirkin. Halkın içinde benim kadar çok suç işlemiş kul yoktur. İlâhî! Şayet beni ateşe atacaksan, Sana bağladığım ümit ne olacak?
Esmâî der ki: O Alim genç bu sözleri söyleye-söyleye bîtap düştü ve yere yığıldı. Yanına yaklaştım. Başını kaldırdım, dizimin üstüne koydum. Dayanamadım, ağlamaya başladım. Gözümün yaşı mübarek yanağı üzerine damlamış olacak ki, gözünü açtı ve şöyle dedi:
“Kimdir beni kendi halime bırakmayan?”
“Ey benim seyyidim, efendim! Bendeniz Esmâî’yim. Niçin böyle ağlarsın, Sen Peygamber soyundansın. Deden Muhammed Mustafa’dır.”
Bunu duyunca kalktı, oturdu ve dedi ki:
“Ey Esmâî! İş öyle senin söylediğin gibi değil! Allah-ü Teâlâ âsiler için cehennem yarattı; salihler için cennet yarattı. Kim isyan ederse Kureyş aslından padişah bile olsa yine cehenneme girer. Her kim de Allah’a itaat ederse, Habeş’ten getirilmiş köle bile olsa cennete girer. Allah-ü Teâlâ’nın kelamını işitmedin mi? Kur’an-ı Kerim’de “Sur üfürüldüğü, kıyamet koptuğu zaman, kimsenin kimseye hısımlığı, dostluğu kalmaz, kişi kendi başının derdine düşer.” buyruldu dedi. (Mü’minûn Suresi Âyet 101)
Allah'tan (c.c.) korkan gerçek alimlerin hayatları böyle idi.
Onlar! Allah-ü Teâlâ’nın azabından çok korkarlar, O’na karşı itaatte kusur işlememeye çalışırlardı. Lakin O’nun rahmetinden de asla ümit kesmezlerdi.
Ayet-i Kerimede Allah c.c. buyuruyor ki; Allah’ın azâbından ancak hüsrâna uğrayanlar emin olabilirler.” (Araf Suresi, Ayet: 99)
Diğer bir Ayet-i Kerime de ise Allah c.c.şöyle buyuruyor: “Gerçek şu ki,  kâfir olanlardan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf Suresi, Ayet: 87)
Demek oluyor ki; Allh’ın (c.c.) rahmetinden asla ümit kesilmemeli ama azabından da asla emin olunmamalıdır. Allah’ın azâbından emin olduğunu iddia edenler, hüsrâna uğrayan kimselerdir. Allah’ın rahmetinden ümit kesenler de kâfirlerdir.
Mü’minler Allah’ın rahmetine karşı sonsuz bir ümit içinde bulunmalıdırlar. O’na ve rahmetine karşı gösterilecek bir ümitsizlik,  -Allah korusun-  insanı imandan eder. O halde Müslüman, hayatını daimî bir korku ve sonsuz bir ümit içinde sürdürmelidir. Bu sebeple en umutsuz anlarda bile Mü’minde ümit tükenmez. Gerçek Mü’min hayatının bir kutbu  Daimî bir korku (havf) ve bir kutbu da sonsuz bir ümit (recâ) olan kimsedir.
İslami terim ile buna “ BEYNEL HAVFİ VERRACA” (KORKU İLE ÜMİT ARASINDA YAŞAMAK) denir. Allah c.c. cümlemize korku ile ümit arasında yaşamayı nasip etsin. Amin!

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

Ziyaretciler

Günün Hadis-i Şerifi

Geçmiş Yazılar