26 Oca 2016

Gözün haramdan korunması farzdır. Buna erkeklerin de kadınların da dikkat etmesi gerekmektedir.
Birbirleriyle evlenmelerinde dinî bakımdan sakınca olmayan erkek ve kadın birbirlerine nâ mahremdirler. Nâ mahrem kişilerin zorunlu olmadıkça tek başlarına bir araya gelmeleri dinimizce uygun değildir.  
Geçimini temin etmek için çalışmak zorunda kalma gibi bir sebeple veya alış-veriş gibi sebeplerle bir araya gelme durumu hâsıl olursa; aynı ortamda bulunma, konuşma ve muhatap olma gibi zorunlu ilişkilerde nâ mahrem olan kişiler bakışlarını kontrol altında tutmalılar ve birbirileriyle göz göze gelmemeye dikkat etmelidirler. Şayet dikkatsizlik sebebiyle ve istemedikleri halde göz göze gelmişlerse, bakışlarını edeple birbirilerinden kaçırmaları gerekmektedir.
Bir zaruret olmaksızın bakışlarını devam ettirmeleri, karşı tarafa dikkatli, kasıtlı ve alımlı bakmaları yasaklanmıştır.  
Ayet-i Kerimede Allah celle celalühü şöyle buyurmaktadır: “(Ey Resûlüm!) Mü’min erkeklere söyle; gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar! Bu, onlar için daha temizdir. Şüphesiz ki Allah, (onların) yapmakta oldukları şeylerden hakkıyla haberdardır.” (Nur Suresi, Ayet: 30)  
Zaruret halindeki iletişimlerde erkek ve kadının dikkat etmesi gereken hususlar vardır.
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mahremi olmayan kimi kadınlara selam verdiğini ya da onların selamını aldığını gösteren uygulama örnekleri vardır.
Bu örnekler göz önüne alındığında bir erkeğin bir kadınla selamlaşmasına; o kadınla bir akrabalık bağı bulunması yahut bir iş veya bir ihtiyaç nedeniyle bir araya gelme zorunluluğunun bulunması ya da kadınların topluluk halinde olması durumunda cevaz verilmiştir.
Bir erkeğin kendisine nikâhı düşebilen yabancı bir kadınla; bir kadının da baba, kardeş ve amcaları gibi mahremleri sayılan erkeklerin dışında diğer erkeklerle tokalaşması caiz görülmemektedir.
Bu hususta Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.)’in nasıl hareket ettiği bizim için şaşmaz bir ölçüdür. Efendimiz (s.a.v.), kendisine bîat için gelen sahabî hanımlara şöyle buyurmuşlardır:
“Ben kadınlarla tokalaşmam.” (Neseî, İbni Mâce)
Aişe (r.a) validemiz:
"Vallahi Allah Rasûlünün eli aslâ bir kadının eline değmedi. O kadınlarla sözle biatleşti." demiştir. (Kurtubî)
Bir kadının bir erkekle iletişim kurmasında zaruret var ise hem kadının hem de erkeğin gerek giyim gerekse davranış biçimi konusunda dikkatli olması gerekmektedir. Bu hususa dikkat edilmediği takdirde birbirine meyilli yaratılmış olan kadın ve erkeğin nefsanî arzularının devreye girme ihtimali vardır. Bu ihtimal sebebiyle de fitne çıkma olasılığı yüksektir. Çünkü nefis ve şeytan boş durmamakta ve insan için daima hile ve tuzak hazırlamaktadırlar.  
Bu konuda Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Şöyle buyurmuştur:  
"Bir erkekle (yabancı) bir kadın baş başa kaldığında onların üçüncüsü şeytandır. (şeytan mutlaka aralarına girer ve fitneye sebep olur) "(Tirmizî  "Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 2165)
Dinimizde bir erkeğin bir kadına, bir kadının da bir erkeğe sürekli bakması şehvet sayılmıştır. Bir Müslüman’ın şehvetle bakabileceği kişi sadece kendi eşidir.  
Elbette insan yolda, çarşıda, pazarda yürürken gözü kapalı veya başı eğik yürüyemez. Böyle olunca da erkeğin kadını, kadının da erkeği görmesi kaçınılmazdır. Eğer bir erkeğin gözünün iliştiği kişi bir kadın ise gözlerini ondan hemen çevirmeli, o hanıma uzun süre bakmamalıdır. Bu kadın içinde durum aynıdır. Bakışı devam ettirmek şehvet nazarıyla bakış olarak algılanacağından İslami kurallara, İslami örf ve adetlere uygun değildir ve bu bakış yasaklanmıştır.
Bu konuda Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ali'ye (r.a):
"Ya Ali! Bir hanımla karşılaştığında ona arka arkaya bakma; birinci bakış hakkın ise de, ikinci bakışa hakkın yoktur." Buyurmuştur. (Tirmizî)
Yabancı erkekle yabancı kadının aynı ortamda bulunmasının zararlarından birisi de her iki tarafın kalbinin birbirine meyletmesi sebebiyle birbirilerine âşık olmaları ihtimalidir. Aynı ortamda bulunmanın uzun süre devam etmesi durumunda ise bu ihtimal daha da yüksek hale gelir.  
 Böyle olunca da aile yuvalarının yıkılması, evliliklerin harap olması gibi kötü sonuçlar ortaya çıkabilir.
Nitekim birçok erkeğin kalbi, çalışma ortamdaki bir hanıma meyletmiş bu durum sebebiyle erkek evini ihmal etmiş ve yuvasının yıkılmasına sebep olmuştur. Yine birçok kadın da aynı sebepten dolayı kocasını ihmal etmiş ve aile yuvasının yıkılmasına sebep olmuştur.  Daha vahimi nice boşanma olayı; aynı ortamda bulunan erkek veya kadının haram ilişkilere tevessül etmesi sebebiyle meydana gelmiştir. Bu haram ilişkinin meydana gelmesine neden olan başlıca sebep, erkek ve kadınının aynı ortamda bir arada olmaları durumudur.
Bunun içindir ki İslâm şeriatı, kutsal olan aile yuvasını koruma altına almak için yabancı erkekle yabancı kadının aynı ortamda bir arada bulunmasını “haram olan bir fiili işlemeye götüren sebep” olarak görmüş ve bu durumu zorunlu haller dışında yasaklamıştır.
Bizler Müslüman olarak tutum ve davranışlarımızın İslam’a uygun olup olmadığını değerlendirmek, eğer değilse İslam’a uygun hale getirerek ona göre yapmak zorundayız.
Aksi takdirde Allahın emirlerine boyun eğmemiş ve ona itaat etmemiş sayılırız. Şeytanın nefsimize hoş gösterdiği İslam’a uygun olmayan davranışlar sebebiyle hesabımız çok çetin ve sonumuz hüsran olabilir. Allah cümlemizi muhafaza buyursun ve sonu hüsran olan bedbaht kullardan eylemesin. Hesabı kolay olan bahtiyar kullardan eylesin. Âmin!

                                                                     Muammer Yeşiltepe  (26.01.2016)

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

Ziyaretciler

Günün Hadis-i Şerifi

Geçmiş Yazılar