1 Şub 2017

Toplumlar kendilerine bir hedef belirlediklerinde o hedefe ulaşmak için gerekli bazı tedbirleri almak zorundadırlar.  Belirledikleri bu hedefte önlerine çıkabilecek her türlü engeli hesap etmeli, bu engelleri aşmak için bazı bedeller ödeneceğini bilmeli ve bunu peşinen kabul etmelidirler. Her ne pahasına olursa olsun hedefe kilitlenerek korkusuzca ve kararlı bir şekilde emin adımlarla ilerlemelidirler.
Kendilerine hedef belirleyen toplumlar öncelikle yasama, yürütme ve yargıda reform niteliğinde atılımlar yapmak durumundadırlar. Zayıf, güçsüz, her an bir maraza doğurabilecek nitelikte bir yürütme ve idare sistemi ile hiçbir toplum kendine hedef belirleyemez, belirlese de bu hedefe ulaşma yolunda başarı elde etmesi düşünülemez.
Osmanlı gibi büyük bir imparatorluğun mirası olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti bulunduğu konum itibarı ile Müslüman ülkelere önderlik ve liderlik yapabilecek bir geleneğe ve bilgi birikimine sahip bir devlettir. Türkiye’yi yöneten idareciler de bu durumun farkındalar ve ülkemiz için bazı hedefler belirlediler. Belirlenen bu hedeflere ulaşmak için içte ve dışta çok gayretli çalışmalar yürütülüyor, amansız bir mücadele veriliyor.
Verilen bu mücadelenin sekteye uğramasını önlemek için, hedefe koşan Türkiye’nin ayağına birilerinin çelme takmasını engellemek için sadece yürütmeyi elinde bulunduran bu günkü hükümet ve devlet yetkilileri değil tüm devlet birimleri topyekûn olarak hareket ediyorlar. Fakat birileri bunu bizim gözümüzden kaçırıyor ve yapılan bu hamleler Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a mal edilerek Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden kampanya yürütmek suretiyle bu çabalar engellenmeye çalışılıyor.
İşte tam da bu zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bizlere çok önemli bir görev düşüyor. Vatanını seven ve gelecek nesillere İslâm âlemine lider olmuş güçlü ve müreffeh bir ülke bırakmak isteyen bizler nasıl ki, 15 Temmuzda girişilen ülkeyi işgal eylemini nasıl bozguna uğratmış ve oyunu bozmuş isek bu oyunu da bozmak durumundayız.
Atalarımız ne güzel söylemiş “su uyur düşman uyumaz” diye. Gerçekten de düşman uyumuyor.
17-25 Aralıkta hukuk adamı görüntüsüne bürünmüş CİA elemanı FETÖ militanları Türkiye’yi kaosa sürüklemek için hamle yaptı hamdolsun başaramadılar.
Vazgeçtiler mi? Hayır!
İktidar partisi 7 Haziran seçimlerinde tek başına hükümet kuracak çoğunluğu bulamasın ve Türkiye kaosa sürüklensin diye CİA elemanları yine devreye girdi. Katillerin eline saz verdi çaldırdı, söz verdi söyletti, darbuka çaldı oynattı derken PKK’yı alladı pulladı, şirin gösterme çabasını başardı ve seçim sonuçları itibarı ile amaçlarına ulaştılar.  
Allah’tan ülkemizde ülke menfaatini kendi menfaatinden önde tutan Devlet Bahçeli gibi değerli bir muhalefet lideri vardı da MHP’ye katillerle birlikte hükümet kurdurmak için çaba sarf eden sözde yerli özde yabancı hainlerin vaatlerine kulak asmadı ve teklifleri elinin tersiyle itti de, hamdolsun bu hamle de başarısızlıkla sonuçlandı.
Vazgeçtiler mi? Hayır!
Derken 15 Temmuz geldi çattı. Bu defa asker kılığına bürünmüş CİA elemanı FETÖ militanları Türkiye’ye topyekûn savaş açtı. Elinde Türk bayrağından başka bir şey bulunmayan vatandaşlarımızın üzerine ateş açtılar. Türkiye Büyük Millet Meclisini, İstihbarat Teşkilâtımızı, hava alanlarımızı, askeri sivil birçok binalarımızı bombaladılar. Başta TRT olmak üzere tüm Medya kuruluşlarımızı işgal ettiler. 249 vatandaşımızı şehit ettiler. Halkımızın can pahasına karşı koyması ile bu saldırı da püskürtüldü.
Vazgeçtiler mi? Hayır!
         Şimdilerde ekonomik saldırı hamleleriyle Türkiye’ye diz çöktürmek için var güçleriyle saldırıyorlar. Allah’ın izniyle bu saldırıları da püskürtecek gücümüz ve kararlılığımız var.
         Bu kadar saldırıyı püskürtmüş şanlı bir Milletin önüne şimdi bir seçenek daha sunuldu.
Güçlü bir Türkiye oluşturmak için devlet birimlerinin topyekûn hareketle fikir birliğine vardığı yönetim sistemini güçlü hale getirme plânına EVET mi diyeceğiz, HAYIR mı diyeceğiz?
         Türkiye’nin orta doğuda ve dünyada güçlü bir devlet haline gelmesini istemeyenlere bir bakalım! Onlar yönetim sistemimizi güçlü hale getirme plânına nasıl bakıyorlar?
            Amerika bağırıyor istemezüüük…
            Avrupa birliği bağırıyor istemezüüük…
            İsrail bağırıyor istemezüüük…
            PKK bağırıyor istemezüüük…
            HDP bağırıyor istemezüüük…
            FETÖ bağırıyor istemezüüük…
Bunları anladık da CHP yöneticileri niçin bağırıyor istemezük diye, ben buna bir türlü anlam veremedim.
Türkiye ne zaman başını yerden doğrultmak için en ufak bir hamle yapsa 12 Eylül darbe anayasası sivilleri terbiye etmek üzerine hazırlandığı için darbecilere cesaret veriyor ve Türkiye’nin yerden doğrulmasına fırsat vermeden darbeciler hemen sivil idarecilerin tepesine biniyor ve darbe yapıyor. Bu şekilde darbeciler Türkiye’ye yıllardır ayak bağı oluyor ve Türkiye olduğu yerde sayıyor.
Sevgili okurlar, sevgili kardeşlerim! Türkiye bu durumdan kurtulmalı diyen devlet erkânı, hükümet, muhalefet bir araya gelmiş 12 Eylül darbe anayasasından kurtulmak için yeni bir yasa teklifi hazırlamış ve bu anayasa teklifi Milletin vekillerinden kabul görmüş ve Türkiye büyük Millet Meclisinde oylamarak geçmiş.
Şimdi devlet siz de kabul ediyor musunuz diye vatandaşına soracak. Vatandaş evet mi diyecek, hayır mı diyecek karar vermeden önce geçmiş yıllarda yaşananlara bir göz atacak.
Geçmiş yıllarda neler yaşanmış, ne sıkıntılar çekilmiş diye bakacak ve ona göre karar verecek.
O halde yaş itibarı ile ileri yaşta olanlara büyük görevler düşüyor. Onlar o sıkıntılı günleri yaşadıkları için bu konuda tecrübe sahibiler. Bu tecrübelerini o sıkıntılı günleri yaşamamış yeni nesillere aktarmakla yükümlüler.
Ben de o günleri yaşayanlardan biri olarak yaşadığım o sıkıntılı günleri sizlere aktarmakla kendimi yükümlü hissediyorum.

Fakat bu yazı fazla uzun oldu. Sizleri sıkmamak adına yaşadığım o sıkıntılı günleri bir sonraki yazımda aktarmaya devam edeceğim.
Şimdilik hoşça kalın ve Allah’a emanet olun.


                                                      Muammer Yeşiltepe 01.02.2017     

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

Ziyaretciler

Günün Hadis-i Şerifi

Geçmiş Yazılar