24 Nis 2014

Allahü Teâlâ’ya (c.c.) hamd-ü sena ve O’nun Habîbî Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.) salat-ü selam olsun. İslam ilme büyük önem vermiş ve kadın erkek her Müslümana  ilim öğrenmeyi farz kılmıştır. İnsan oğlunun dünyada kendi ihtiyaçlarını ve aile fertlerinin  ihtiyaçlarını karşılamak için ve geçimini temin etmek için bilgi ve beceri sahibi olması nasıl gerekli ise,
kendine hayat nizamı olarak seçtiği dinini öğrenmesi de  en az onun kadar gerekli ve mecburî bir sorumluluktur. İnsanın yaratılış gayesi kulluk olduğuna göre, insan kime kul olmalı ve nasıl kulluk yapmalı bunu en iyi şekilde öğrenmek zorundadır. Ayrıca sorumluluğu altında bulunan aile fertlerinin de bu ilimleri öğrenmelerini sağlamalı ve bu konuda da azami gayret sarfetmelidir. Çünkü ilim öğrenmeye önem vermeyen topluluklar Allaha (c.c.) kul olacağı yerde bir takım canlı cansız varlıkları kendilerine ilah edinme gibi yanlış ve batıl inançlara sapmışlar kendilerine putlar edinmişler, kendilerini ve aile fertlerini sonu ebedi hüsran olan yanlış yollara sürüklemişlerdir. Zîra islamın ilk emri  “Rabbinin adı ile oku…) emridir. (Alâk suresi ayet 1) Okumak, öğrenmek,ilim sahibi olmak Allah’ın (c.c.) emridir. Bir başka ayet-i kerimede ise “Rabbim benim ilmimi artır de,” buyruluyor. (Taha suresi ayet 114)  Bu ayet-i kerimedende anlaşılacağı üzere demekki insan, ben okudum öğrendim bu kadar yeter dememeli ve ilmini artırmak için çaba sarf etmelidir. Ayrıca öğrendiği ilmi başkalarına aktararak ilmin yayılmasına ve insanığın bu ilimden istifade etmesine gayret göstermelidir. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu hususu önemle tavsiye etmişlerdir.
Abdullah İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor. "Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir ki; birincisi, Allah'ın (c.c.) kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse;  İkincisi ise, Allah'ın (c.c.) kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse."  (Buhari – Müslim - Tirmizi – İbni mace)   
            Bu hadis-i şerifte, kendisine verilen ilimle yerli yerince hükmeden diye bir ibare geçiyor. Peki bu ne anlama geliyor?  Diyelim ki ilim öğrendik, başkalarına da öğrettik, bu bizim için yeterlimidir? Öğrenilen ilim niçin öğrenilmelidir? İlim öğrenmekteki amacımız ne olmalıdır? Öğrendiğimiz ilimle amel etmezsek, o ilmi yerli yerinde kullanmazsak bize herhangi bir yararı olurmu? Bunları iyi düşünüp ilmi niçin öğreneceğimizi, öğrendiğimiz ilimden nasıl istifade edeceğimizi iyi kavrayıp ona göre hareket etmemiz gerektiğini bilmemiz lazımdır.
Öğrenilen ilimde amaç, sadece bilgi edinmek değildir,  aynı zamanda o ilimle amel etmek de gereklidir. Mesela siz balın güzel bir şey olduğunu ve pek çok yararları bulunduğunu ne kadar bilirseniz biliniz, eğer ondan tatmamışsanız, veya gereği kadar yememişseniz size bir faydası dokunacağını düşünebilirmisiniz?  İşte ilimde böyledir. Ne kadar öğrenirseniz öğreniniz, öğrendiğinizle amel etmezseniz size bir faydası olmayacaktır. Yunus emre ne güzel söylemiş.
İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin.
Ya nice okumaktır?

Okumaktan mana ne?
Kişi Hak’kı bilmektir.
Çün okudun bilmezsin.
Ha bir kuru emektir.
Yunus Erme’nin de dediği gibi okumaktan maksat kendini bilmektir. Hak’kı bilmektir. Yaratılış gayesini bilmektir. Bildiklerini insanlığın hizmetine sunmaktır. Ve en önemlisi de ilmiyle amel etmektir.
Allah (c.c.) gereği gibi ilim öğrenmeyi ilmimizle amel etmeyi cümlemize nasip etsin…  Amin…

                                                                                                  28/02/2014 - Muammer Yeşiltepe

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

Ziyaretciler

Günün Hadis-i Şerifi

Geçmiş Yazılar