7 Haz 2014

Ne garip bir soru! Bu kişi ne yapmaya çalışıyor dediğinizi duyar gibi oluyorum! Ama şöyle uzaklara gitmeden çevremize bir göz atalım. Müslümanlar şöyle Müslümanlar böyle, Müslümanlık bizi geri bıraktı, “millet aya biz yaya” diye ileri geri söz edenleri duymuyor muyuz çevremizde?
Hal bu ki, Müslüman kale gibi kuvvetli yıkılmaz bir inanca sahiptir,
inancından asla taviz vermez. İman söz konusu olunca zerre miktarı şüphe barındırmaz kalbinde! Sapasağlam inancını sadece kalbinde de taşımaz, yeri geldiğinde haykırır Hz. Ömer misali!
            Yaratanın onu kendine kulluk etsin diye yarattığını bilir ve ibadetlerini layıkıyla O’nun emrettiği gibi, O’nun Resulünün öğrettiği gibi, ihlâsla ve samimiyetle yapar.
            Yalan yere yemin etmek, yalancı şahitlik yapmak şöyle dursun, yalan söylemenin münafıklık alameti olduğunu bilir ve asla yalan söylemez.
            Değil içki içmek, kumar oynamak, içki içilen ve kumar oynanan ortamda bulunmaktan bile hayâ eder!
Dolandırıcılık yapmak, adam aldatmak, yol kesmek, eşkıyalık yapmak, başkasının malına zarar vermek, alavere – dalavere gibi kavramlarla tanışık değildir Müslüman! Bu tür pis işlerle, işi de olmaz zaten! Bu tür tezgâhlara düşmemek için uyanık davranır. Diğer Müslüman kardeşlerinin de böyle tuzaklara düşmemesi için onları uyarır, nasihat eder, kol kanat gerer, korur-kollar onları!
Eliyle ve diliyle hiç bir kimseyi incitmediği gibi, korumasız ve zayıf kimselerin, bazı kaba-saba kimseler tarafından incitilmesine de müsaade etmez.
Üzerine aldığı görevi en güzel bir şekilde yapmaya gayret eder, verdiği sözde durur, emanete hıyanet etmez.
            Özü neyse sözü de odur. Ok gibi dosdoğru olur Müslüman! Menfaat uğruna yay gibi eğilip bükülmez. İki yüzlülük yapmaz, insanları birbirine düşürecek davranışlarda bulunmaz.
Müslüman, ana babasına saygıda kusur etmez. Öf yeter artık demek yoktur onun lügatında!
O, Ebu Bekir gibi sadakatine güvenilir dosttur! Kendisi gibi ahlaklı kişilerden seçer arkadaşlarını!
O küçüklerini sever, büyüklerine saygılı davranır, komşularını incitmez, herkese iyilik etmeye çalışır. Bilmeden bir kusur işlediğinde ise, özür dilemek şanındandır Müslüman’ın! Biri kendine kötülük mü etti? Bağışlamasını da bilir yeri geldiğinde! Öç almak, kin tutmak yazmaz onun kitabında!
            Müslüman daima geliştirir kendini. Yeniliklere açık olur, öğrenmede sınır tanımaz. Çünkü rehberi, yol göstericisi, Peygamberi ona emretmiştir ki, “İlim Çin’de de olsa ona ulaş, onu öğren” “Düşmanının silahıyla silahlan” “iki günü müsavi olan bizden değildir” Bu emirleri yerine getirmek için her çağda düşmanlarından üstün olmaya, bilimde, teknolojide öncü olmaya mecbur hisseder kendini. Bunun için var gücüyle çalışır çabalar Müslüman.    
            Rızkını helal yoldan temin etmek için uğraş verir, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi! Lakin yarın ölecekmiş gibi de yapar âhiret hazırlığını!
Müslüman kanaat sahibidir, mal-mülk edinme hırsına kaptırmaz kendini! Rızık verenin Allah olduğunu bilir ve inanır ki, kendisine ne rızık tayin edilmişse, o kadarını elde edecektir. Rızkı veren ne eksik verecektir ne de fazla. Çünkü Allah (c.c.) adildir asla zalim değildir.  
Müslüman, uzatır elini muhtaç kişiye, yardım eder fakire! Yetimlere ve kimsesizlere sahip çıkar, korur, gözetir ve himaye eder onları.
Yukarıda kısaca saydığımız özellikler Müslüman kişilerde bulunması gereken özelliklerdir.
Bu özelliklere sahip Müslüman kişilerin yaşadığı toplumlarda dağınıklık, geri kalmışlık, düşman karşısında çaresizlik, huzur ve güven ortamının olmayışı gibi olumsuzluklardan söz edilemez. O halde nasıl oluyor da Müslümanların yoğunlukla yaşadığı ülkelerde bu saydığımız olumsuzluklar yaşanıyor ve kargaşa hakim oluyor? Suç İslam’da mı Müslümanlarda mı?
İslam’ın hüküm sürdüğü devirlerde insanlar huzurlu ve mutlu bir hayat yaşarlarken, inananlarda gevşeklik baş gösterip tembellik başlayınca, Allahın kendilerine tayin ettiği nimete rıza göstermeyip servet edinme hırsı arttıkça, kanaat azaldıkça, daha fazla mal - mülk elde etmek için inandıkları değerleri bir kenara bırakıp haram-helal gözetmeyerek, gelsin de nereden gelirse gelsin anlayışıyla servet biriktirmeye başlayınca, toplum İslam ahlakından uzaklaştı. İslam ahlakından uzaklaşan toplumun idarecileri de boş durmadı. Onların da gözünü makam ve mevki hırsı bürüdü. Makam ve mevki hırsı uğruna inandıkları gibi yaşamaktan vazgeçerek yaşadıkları gibi inanmaya başladılar. Makam ve mevki sahibi kişilerle servet sahibi kişiler birbiriyle dayanışma içine girdiler ve yaptıkları her şeyi kendileri için mubah görmeye başladılar. Hal böyle olunca servetten, makam ve mevkiden pay alamayanların hakkı yenmeye başlandı. Haksızlığa uğrayan ve hakkının yenildiğini gören bu kesim, seslerini yükseltmeye ve hak aramaya başladı, ama zayıftılar. Güç ellerinde olanlarla baş etmeleri mümkün değildi. Onlarda çareyi başkaldırmakta arayınca huzur ve güven ortamı yok olup yerini kargaşa, zulüm, ihanet, isyan gibi İslam’la ve insanlıkla bağdaşmayan davranışlar aldı. İç çekişmeler başlayıp, kargaşalar arttıkça bilim ve teknolojiden uzaklaşıldı. Böyle olunca da düşmanlarından geri kaldılar. Düşmanda bunu fırsat bilerek, iç çekişmeleri ve kargaşayı körükledi. İçerdeki hainlerle daha sıkı işbirliği yaparak Müslüman ülkeleri iyice zayıflattılar. Araya nifak tohumları ekmek suretiyle İslam ümmetini biri birine düşman ettiler. Müslümanlar düşmanla savaşacakları yerde biri birileriyle dalaşmaya başladılar. Müslüman Müslüman’a düşmanlık etmeye başladı. İş bu boyuta ulaşınca da bu günkü perişanlık kaçınılmaz oldu.   

Şimdi soruyorum size, bu tespitlere katılmayanınız var mı? O halde ne dersiniz, sorun İslam’da mı? yoksa İslam’ı yaşamaktan uzaklaşan Müslümanlarda mı?

4 Haz 2014

Devlet bir şahs-i manevidir. En kötü bir devlet, devletsizlikten binlerce kat daha iyidir. Bugün devleti olmayan ve başka devletlerin esareti altında inleyen milletlerin ne durumda oldukları herkesin malumudur.
Dinimizde devlete karşı ayaklanmak, kuvvet kullanarak iktidarı ele geçirmeye çalışmak ve fitne çıkarmak kesinlikle yasaktır.

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

Ziyaretciler

Günün Hadis-i Şerifi

Geçmiş Yazılar