Efendiler Efendisi bir gece Ümmühan’ın evindeyken Cebrail
geldi.Ey Muhterem Nebi! Rabbinin huzuruna varmak için kalk, Melekler seni
bekliyor dedi. Birden akıllara durgunluk
verecek o olay gerçekleşti. Gırtlağının altındaki çukurdan göbek altına kadar
karnı yarıldı. İman ile dolu mübarek kalp yerinden çıkartıldı. İlim ve hikmet ile
dolduruldu. Karnı zemzemle yıkandıktan sonra kalp yerine iade edildi.
Adı Burak olan katırdan ufak merkepten büyük beyaz bir binek getirildi. Öyle bir binekti ki bu, gözün görebildiği en uzak noktayı bir adımda adımlıyordu. Kardeşim dediği Cebrail (A.S.) ile birlikte bineğin üzerine taşındılar ve bir anda Mescid-i Aksâ’ya geldiler. Cebrail (A.S.) Burak’ı bütün Peygamberlerin hayvanlarını bağladıkları halkaya bağladı. Cebrail (A.S.) ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.) birinci kat semaya yükseldiler.
Adı Burak olan katırdan ufak merkepten büyük beyaz bir binek getirildi. Öyle bir binekti ki bu, gözün görebildiği en uzak noktayı bir adımda adımlıyordu. Kardeşim dediği Cebrail (A.S.) ile birlikte bineğin üzerine taşındılar ve bir anda Mescid-i Aksâ’ya geldiler. Cebrail (A.S.) Burak’ı bütün Peygamberlerin hayvanlarını bağladıkları halkaya bağladı. Cebrail (A.S.) ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.) birinci kat semaya yükseldiler.
Birinci kat semanın kapıları
açıldı. Cebrail (A.S.) Peygamber efendimize, bu baban Adem’dir, diye Hz. Ademi
tanıttı. Kainatın efendisi Hz. Adem’e selam verdi. Adem (A.S.) da selamını aldı
ve merhaba Salih Oğul ve Salih Nebi diye mukabelede bulundu. Cibril ile
birlikte her kat semaya bir, bir yükseldiler.
İkinci kat Sema’da birbirilerinin teyze oğulları olan Hz.
Yahya ve İsa ile karşılaştılar.
Üçüncü kat Sema’da Hz. Yusuf (A.S.) ile karşılaştılar.
Dördüncü kat semada Hz. İdris (A.S.) ile karşılaştılar.
Beşinci kat semada Hz. Harun (A.S.) ile karşılaştılar.
Altıncı kat semada Hz. Musa (A.S.) ile karşılaştılar.
Yedinci kat semada Hz. İbrahim (A.S.) ile karşılaştılar.
Her kat semada her Peygambere ayrı, ayrı selam verdiler. Cebrail
(A.S.) peygamberleri bu senin kardeşin falan peygamberdir diye tanıttı O
Peygamberler de selamı aldıktan sonra merhaba Salih kardeş ve Salih Nebi diye
mukabelede bulundular. İbrahim’i (A.S.)’ ise bu senin baban İbrahim’dir diye
tanıttı. İbrahim (A.S.) da selamı
aldıktan sonra merhaba Salih oğul ve Salih nebi diye mukabelede bulundu.
Sonra peygamber efendimiz Sidret-ul-Münteha
denilen yere kaldırıldı ve Allah-ü Te’âlâ ile görüştü. Maddi gözüyle Allah
Teala’nın Zat-ı Şerif’ini temaşa etti.
Allah-ü Teala’ya “Et-tahiyyatu
lillahi ve’s-salâvatü ve’t-tayyibât” (Bütün dualar, senâlar, malî ve
bedenî ibâdetler, mülk, azamet Allah’a mahsustur) diye selam verdi.
Cenab-ı Hak da kendisine bu
şekilde selam sunan Habib’ine: “Es-selâmu aleyke eyyuhe’n-nebiyyü ve
rahmetullahi ve berekâtuhu (Ey Nebi! Selam, Allah’ın rahmet ve bereketi Sen’in
üzerine olsun.) sözleriyle mukabelede bulundu.
Peygamber Efendimiz, Cenab-ı Hakk’ın
bu selamına şöyle karşılık verdi: “Es-selâmu aleyna ve alâ
ibâdi’llahi’s-salihin (Selam bizim üzerimize ve Allah’ın salih kulları üzerine
de olsun.)
Bu
selamlaşmaya şahit olan bütün melekler, etrafı çınlatacak şekilde “Eşhedü en lâ
ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasulüh (Şehadet ederiz ki
Allah’tan başka ilah yoktur, yine şehadet ederiz ki Muhammed, Allah’ın
Rasulü’dür) diye şahitlik ettiler.
Bütün bu
konuşmalar ses ve harf olmaksızın hafızaların
idrak edemeyeceği bir şekilde Resulullah (S.A.V.) efendimizin sadece ruh ile değil
ruh ve cesed ile birlikte Sidret-ul-Münteha’da Allah-ü Teâlâ’nın huzurunda
bulunması esnasında cereyan etti.
Velhasıl, Resulullah sallallahu
aleyhi ve sellem ruh ve cesedle birlikte Sidret-ul-Münteha’ya kadar
çıkmış, cennet ve cehennemin suretlerini görmüş, Allah-ü Teâlâ ile konuşmuş ve
mi’racla şereflendirmiştir.
Mirac olayı ile insanlık, imtihan
içinde imtihana tabi tutulmuş oldu. Böylece yüce Allah (c.c.) imanda samimi
olanlarla samimi olmayanları, sıddıklar ile yalancıları, birbirinden ayırmış
oldu. Bu manayı te’yîden Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Bizim sana
gösterdiğimiz ‘rüya/seyr’i ancak insanları imtihan için meydana getirdik.”
Buradaki “rü’ya”dan maksat, Mirac’dır. Bu da uykuda değil, uyanık iken
yaşanmıştır.
Günümüzde de maalesef, “bu olay rüya halinde gerçekleşti” deme
gafletinde bulunan zavallılar vardır. İsteyen istediği gibi inanabilir.
Kimileri Ebu Bekir gibi şeksiz şüphesiz inanır ve sıddıklardan olur. Kimileri
de, Ebu cehil gibi Yalanlar ve bedbahtlardan olur. Hepinizin Mi'rac kandilini
tebrik eder, Alem-i İslam için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk'tan niyaz
ederim
Muammer
Yeşiltepe 25.05.2014